Bitmeyen Bir Yol Yazısı

Her yazarın paylaşmadığı hayal/hayat notları vardır. Aşık olduğu ya da olacağı adamı/kadını bir yere kesinlikle karalamıştır. Hislerini bir yere akıtmıştır. Bir yerde fena ağlamış, birilerine fena gülmüştür. Yaşadığı kişiyle anlaşmış ona kendi hislerini karalamıştır. Çünkü bir yazar önce kendini tasvir etmekten başlar. Mesele yazmak da değil, insan yaşarken ve fiilendirirken de tasvir eder kendini.

Herkes kendi hayatının yazarıdır ya hani. Kişi kendini anlamadan ya da o şeyi anlamadan başka birine anlatamaz. İnsan en çok kendinde anlar. En çok kendinde anlatır. İnsan en çok tadınca farkına varır. İnsan gözünden akan yaşla ıslanmadan başkasının yaşını kurulayamaz. Tavsiyeye önce kendinden başlar Kendine tavsiye verir, kendine yol gösterir. Deneme kılavuzudur kendi bendisine. Hatta mutluluğu isteğip olamaz da mutlu iken farkına da varmaz bazen. Sonra ah neden uygulamadım diye çırpınır durur. Tüm cevaplar onda, tüm sebepler fiilerindedir.

Hepimiz aynıyız yani.
Ben bunu yazınca siz evet aynen öyle diyorsanız, bu insanlığın aynılığının arada farklılaşmasının kanıtı değil midir yani?

Hayat avucundadır kişinin, yazar da anlatır.
Hayat dilindedir kişinin, söyler de anlatır.
Hayat fiilerinde saklıdır kişinin,yaşar da anlatır.
Tecrübelerimiz ve yaşam tarzımızdır hayattan anladığımız.
Her yerde,her şekilde anlatmaya ihtiyaç duyarız.
Ki unutmamalıyız fiilerin de anlatma şekli olduğunu.
Doğmamış birine yaşamı anlatabilir misiniz? Ölmeden yaşamayı tam olarak anlayabilir misiniz?
Oturduğunuz yerden milletin aşkını seyredip aşkı tadabilir misiniz? Ağlamadan o yaşların gönül cehenneminden olduğunu tahayyül edebilir misiniz?

Hepimiz beşeriz işte. Aslında her kesin hayatı aynı yaşama tarzı farklı. Bir yola başlıyor ve bitiriyoruz. Başka tanıma gerek yok.
Aslında garip olan şu ki.
Ben siz, siz benken bu kadar nasıl anlaşamıyoruz? Herkes kendini bu kadar fiille tasvir ederken nasıl anlamıyoruz? Mesela herkes mutluluk isterken neden mutlu olamıyoruz? Bu kadar yazı, bu kadar söz varken neden ne yapacağımızı şaşırıyoruz? Ben sizi anlıyorum, sizde beni.

Peki bu kadar aynı ve bu kadar ortak bir yaşama sahip iken neden bu kadar yalnızız?
Şu benliğimiz…
Söylesenize neden egodayız?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here